hayal
klonlar bilgisayarımdaki dosyaları uygun klasörlere koyuyor bana da söylüyor bu burada diye. klonların çoğu bütün gün kulaklıkla müzik dinliyor. oradan buradan rastgele bir albüm buluyor bütün gün dinliyor güzel şarkı var mı diye. sonra bazıları manita yapıyor. birkaç ay bakıyor bana uygun mu. hipergamisini test ediyor. en uygununu bana bildiriyor. karımla da böyle evleniyorum.
bazıları bütün gün kitap okuyor. alt kattaki klon olmayan çevirmenler de farklı farklı oradan buradan buldukları kitapları okuyor. biri flemenkçe biri zellandaca. biri urduca. sonra türkçeye çevirip klonlara paslıyor. elli klon yetmeyebilir. hadi iki yüz klon. beş kat da toplam ofis. en alt kat yazılımcı. bana özel yazılım yapıyorlar. onlar klon değil. ben ve klonlarım yazılım öğrenmez. silikon vadisinin en kalifiye yazılımcıları. beni windows'tan kurtarıyorlar. kullanmam gereken program olursa da onu decompile falan ediyorlar. bilmiyorum. mobil işletim sistemi olarak da çok bir şey lazım değil. tuşlu telefon kullanıyorum. bir köşe sadece ben arayınca bu fbi cia odaları olur her yer bilgisayar. öyle bir yer. internetten araştırmam gereken bir şey olursa onlar araştırıyor bana anlatıyor. işte birisi whatsapptan yazınca bana haber veriyorlar ben de şöyle şöyle de diyorum. siri gibi ama bir oda dolusu insan.
klonlarım da her hafta bana bir playlist hazırlıyorlar. seçtikleri belirli sayıda parçayı hep beraber dinleyip playlist'e ekliyorlar. sonra otomatik olarak telefonuma yüklüyorlar.
sokakta yürüsem de bir vito beni hep takip ediyor. içinde ihtiyacım olabilecek her şey oluyor. ama rahatsız olurum emekçi adamlar köle gibi peşimde. vito olmasın. veya olsun. çok iyi para veriyorum onlara. ama aramızda hiyerarşi yok. abi diyorum. onlar da bana kardeşim.
aynı zamanda bir grup sadece nonfiction okuyor. terzilik yapıyor. her türlü işte çalışıp püf noktalarını öğreniyor. ben de onların yanlarına gidiyorum hafta içleri. onlarla beraber çalışıyorum. bana öğretiyorlar yardıma ihtiyacım olduğunda.
işten çıkınca da mükemmel playlist'imi dinleyerek otobüsle binama dönüyorum. benim için seçilmiş, akıcı, çevirisi yapılmış, sadece bildiğim kelimeler olan veya öğrenmekten rahatsız olmayacağım seviyede eski türkçe kelimeler içeren kitaplarımı okuyorum. benim için o gün izlenmiş sıkıcı olmayan aynı zamanda boş olmayan bir film izliyoruz benim için çok uygun bir hayat arkadaşıyla. binamın tepesinde mutluyum. ama iki yüz tanem daha az mutlu. ama şu anda olduğumdan daha mutlular. işleri güçleri var. halıflex yerlere sahip bir yerde çalışıyorlar. maaşları şişkin. bana seçilen playlist'lerden şarkı dinleyebiliyorlar. dünyanın en iyi kitapları okuyorlar. dünyanın en iyi şarkılarını filmlerini izliyorlar. işlerini halledebilecek bir sürü adam var. bazıları terzi, bazıları mobilyacı, bazıları brezilyada. aralarında arkadaşlık kurabilirler mi bilmiyorum. kurarlar ama hangi biriyle. hepsi neredeyse aynı. birbirlerine söyledikleri her şey çok banal gelir. bilemedim şimdi. hiç buraya kadar hayal etmemiştim daha önce.