mustafa karataş'ın çaresizliğini hatırlayışlarımın diğer hatırlayışlarıma etkisi
pretty self-explanatory. yani yeterince güzelce kendini açıklayıcı. çok sık yaşadığımdan değil, aklıma çok kazındığından. yani aslında çok sık yaşıyorum ama kafamın içinde.
normalde alternatif tıpçılar çok rahat olur. bu buna birebir. bunu kaynat bunu kokla. hazır her şeyleri. çok spesifik şeylere bile çözümleri oluyor. kaynana sevgisizliği üzerine çıkan uçuklar mesela. der ki sarımsağı ütüleyip kaynanana okut sonra mahallenin en aktif çöp konteynerine at. ama bazen telefonla bağlanıp sik sik dertler sorular alırlar. orada adam çok terliyorum dedi bir keresinde. o tarifler, kendinden eminlik uçtu gitti. sanki telefondaki kişiyi alternatif tıpçı rakipleri yollamış gibi, sanki çok terlemek geçerli bir sorun değilmiş gibi adama sinirlendi. duş al dedi. adam habire terliyorum olmuyor öyle deyince ıslak mendille sil o zaman gibi bir şey dedi.
işte ben bu olayı koltuk altımı ıslak mendille silerken hep kafamda yaşıyorum. diyorum ki ıslak mendil hiçbir işe yaramıyor. az önce ilk defa bu olay üzerine bu kadar düşününce aslında hafızamın yanılabileceğini düşündüm. belki de böyle bir çaresizlik yaşanmadı hiç. koltuk altımı her sildiğimde kafamda yaşaya yaşaya abarttım bu noktaya getirdim olayı. büyük ihtimalle evet böyle olmadı.
uyanmalarımın yarısında kim olduğumu hayatın ne olduğunu beş altı saniye hatırlamıyorum. bu ne diyorum ya. bu ne. ne bu amına koyayım neden buradayım ben. nasıl buradayım. nasıl şimdi. yavaş yavaş yükleniyor. bir canlıyım. bir insanım. sonra kim olduğumu falan hatırlıyorum yükleniyor. yüklene yüklene bu mu yüklendi amk diyorum. bu kim abi. bir sürü şey, doğru-yanlış hatırladığım her şey yüklendiği zaman (mustafa karataş'ın çaresizliği de dahil) mustafa karataş'ın çaresizliğini yaşıyorum.